Kabardina-Balkarya Cumhuriyeti Başkanı Valery Kukov’un Rus-Kafkas Savaşı’nın sona ermesinin 130. yıldönümü konuşması Mayıs1994

Kabardina-Balkarya Cumhuriyeti Başkanı Valery Kukov’un Rus-Kafkas Savaşı’nın sona ermesinin 130. yıldönümü konuşması Mayıs1994

 

Ulusal hafızayı canlandırmak ve geçmişin olaylarını ve tarihini hatırlamak için Mayıs ayında bugün bir araya geldik. Bu üzücü durum – uzun süren Kafkas savaşının sona ermesinin ve Çerkes varlığının tehlikeye girdiği 130.  Yıldönümü, Milleti geride bırakan trajedinin nedenlerini ve gelecekte tekrarını nasıl önleyebileceğimizi anlamak için bir kez daha halkımızın tarihindeki ve hatta tüm insanlığın kara sayfalarını hatırlamamızı sağlar ve bu şekilde tarihsel hatalar düzeltilir. Ancak tarih sadece kimin öğrenmek istediğini bilir ve geçmişe tekrar tekrar dönmeliyiz çünkü günümüzdeki olayların çoğunun uzak geçmişte olanlarla açık bir ilişkisi olduğuna inanıyoruz.

Çerkes prensler, liderler ve politikacılar Rus tarihin en zor aşamalarında devletinin kaderini belirlemede önemli bir rol oynadılar. Reformist Tzarlara – Korkunç İvan ve Büyük Peter’a dürüst bir destek oldular ve hatta zaman zaman büyük Rus devletinin liderliğinde onları değiştirdiler, ayrıca Rus ordusunun kurulmasına ve Rusya’nın çeşitli dış düşmanlarına karşı mücadeleye katkıda bulundular. Tüm bunları, Çerkeslerin bilinmeyen bir yabancı ya da kötü şöhretli yerli nüfus ya da bazı tarihçileri tasvir ettikleri gibi haydut olmadığını, ancak ilişkilerimiz söyledikleri gibi bir zamana kadar uygar kaldı. Büyük komşularıyla barış ve uyum içinde yaşamak Çerkeslerin çıkarına oldu ve Rusya da bundan büyük fayda gördü. Ancak koşullar değişti ve Çarlık Rusya Güneyde sabit konumlara sahip olmadan ve ılık denizlere erişmeden, mevcut büyük güçlerle rekabet etme şansının olmadığını giderek daha fazla fark etti. Sonuç olarak, Rusya’nın yönetici eliti, uzun vadeli planını gerçekleştirmek için Kafkasya bölgesinin tamamen ele geçirilmesi gerektiği sonucuna varmıştır.

Büyük Peter tarafından Perslere (Iranlilara) karşı başlatılan askeri kampanya, Kafkasya’yı kontrol etmenin kolay olmayacağını açıkça gösterdi, bu yüzden önce Kafkasya’nın merkezini ele geçirmek gerekiyordu, ve Kaberdey Bölgesi, Kafkasyanin orta kısmını işgal ediyor ve Doğu ile Batı Kafkasya’yı birbirine bağlayan yolları ve Kuzey Kafkasya’dan Kafkasya dışındaki bölgelere giden en kısa yolu kontrol ediyor. Bu koşullar altında ve 1735-1739 Rus-Türk Savaşı’ndan sonra Kabarda, uluslararası toplum tarafından bağımsız bir varlık olarak tanınmıştı ve bu Türk ve Rus emperyal isteklerine ters düşmüştür. Kafkas halklarının sömürgeciliğe karşı mücadelede gösterdikleri şiddetli direniş ve kahramanlıklara rağmen, sonuçları kaçınılmazdı. Çarlık generalleri yakılmış toprak taktiklerini takip etti ve yaşlılara, kadınlara ve çocuklara merhamet etmedi.

Rus general Raevsky Anılarında şöyle yazdı: Kafkasya’daki eylemlerimiz İspanyol işgalcilerinin Amerika’nın fethi sırasında eylemlerine benziyor, ancak burada kahramanlıkları sömürülmesini veya Bizarro ve Curtis’in fetihlerinin başarılarını görmüyorum. Tanrı’ya, Kafkasya’nın fethi tıpkı İspanyol tarihinde fetihler gibi Rus tarihinde kanlı bir iz bırakmadığını soruyoruz”.

Ne yazık ki, o zaman Rusya’da siyaseti belirleyenler Generel Raevsky, Puşkin veya Lermontov değildi, ancak amacı sadece Kafkasya’yı tüm yasal veya yasadışı yollarla istila etmek ve aynı zamanda bu toprağın sakinlerinin büyük bir bölümünü temizleyen olan insanlar. Gerçekte Çerkeslere olan bu ana trajik sonuçtur. Tarih hiçbir zaman insani savaşa tanık olmamıştır, ancak Kafkasya savaşının süre ve zulüm açısından hala özel bir yeri ve boyutu vardır. En acı verici şey, Tzar liderliğinin Kafkasya’yı istila etmekten yetinmezken, ancak yüz binlerce insanı – ve büyük çoğunluğunun Çerkesler olduğunu – orijinal yerlerinden kovmak için daha suçlu bir plan uygulamaya karar vermesidir. Bu suçlu eylem, o zamanlar Kafkas halkların arasında en çok kitle oluşturan Çerkes halkını imha eşiğine getirdi.

Politik ve yasal açıdan, Çarlık yönetiminin Çerkes halkına karşı yürüttüğü eylemler, uluslararası hukuk sisteminde barış ve insanlığa karşı en ciddi suçlardan biri olarak sınıflandırılan soykırım olarak tanımlanabilir. Ülkemizde ve Çerkes diasporasında birçok insan Rusya’nın Kuzey Kafkasya halklarıyla olan ilişkileri tarihinde bu karanlık sayfayı resmen tanımasını bekler. Bugün, Cumhurbaşkanı Boris Nikolayevich Yeltsin, Kafkasya halklarının demokratik Rusya’sına Kafkas Savaşı’nın sona ermesinin 130. yıldönümü vesilesiyle, Başkan’ın dünyadaki tüm Kafkasyalılara ve onların diğer vatandaşlarına başsağlığı ve sempati duyduğunu dile getirdi. Federal düzeyde ve ilgili uluslararası kuruluşlarda çalışarak vatandaşlarımızı uluslararası düzeye döndürme sorununu anlamalı ve çözmeliyiz. Çifte vatandaşlık meselesinin bu endişelerin ayrılmaz bir parçası olduğuna inanıyoruz.

Çerkeslerin dağılması çoğu zaman rakiplerinin çıkarlarına hizmet etti ve hedeflerine ulaşmalarını kolaylaştırdı. Dolayısıyla, milleti ve kültürünü gerçekten canlandırmak için soykırımın korkunç sonuçlarından kurtulmak istiyorsak, birleşmeliyiz. 21 Mayıs sadece kanlı savaşın masum kurbanları için ulusal yas günü değil, bizi kimseyi ya da hiçbir şeyi unutmadıklarını söylemek için geçmiş olaylara geri götüren bir durum. Çerkes milleti için de hayat devam ediyor ve değerli ve değerli bir yere sahiptir.

Çeviren: Dr . M. Khawajm, Ürdün Kafkas Çerkes Dostları Derneği – Amman

28 Mayıs 2020

Share Button