Kafkasya Forumu

furkan-dzapş1Kafkasya Forumu

Kafkasya Forumu aktivisti Furkan Dzapş Kafkasya Forumu adına cevapladı Guşıps’in sorularını…

Guşıps: Soykırım yasamış bir toplum adına faaliyet yürüten bir sivil toplum örgütü olarak 100. yılında Ermeni Soykırımı iddiaları ve güncel tartışmalar hakkında görüsünüz nedir?

Furkan Dzapş: Çerkesler ve Ermenilerin hikâyeleri benzerliklerle birlikte farklılıklar da gösteren hikâyelerdir. Ancak her iki halkın hikâyesinin kesiştiği yer uğradıkları soykırımlardır. Dönemlerinin iki imparatorluğunun uyguladığı siyasetler sonucunda iki halk da soykırıma uğramış, soykırım neticesinde binlerce yıldır yaşadıkları topraklarını, vatanlarını terk etmek zorunda kalmışlardır.

Ermeniler soykırımlarını dünyaya duyurma konusunda ciddi aşamalar kaydetmiş, diaspora olarak bulundukları yahut bulunmadıkları ülkelerin parlamentolarını dahi etkileyecek hale gelmişlerdir. Ancak bu durumun da beri taraftan bazı sıkıntıları olduğu aşikardır. Devletlerin güncel siyasetlerine göre ikiyüzlülükleri üzerinden halkların acılarıyla dalga geçilebilmektedir. Tabii ki Ermeni Diasporasına siyasi hareket tarzı öğretecek değiliz. Nihayetinde sesini vicdanlı insanlara duyurmayı, acısını kardeşleşip paylaşmayı isteyen Ermeniler olduğu gibi, tersini savunan, soykırımı bir tür lobi faaliyeti çerçevesinde değerlendirmek isteyen Ermeniler de vardır. Tıpkı Çerkesler de olduğu gibi.

Bunlarla birlikte soykırım hakkında görüşümüzü açıklamak gerekirse, Kafkasya Forumu olarak, Ermenilerin 1915 ve 1915’e kadar başlarına gelen zulümleri soykırım olarak görüyoruz. Osmanlı Devleti’nin yöneticileri bizzat bu soykırımı planlamış ve uygulamışlardır. Durumun tehcir olarak geçiştirilmesi de kabul edilemez. Soykırıma maruz kalmışların torunları olarak tehcir denilen olgunun zaten bir tür kolektif cezalandırma yöntemi olarak soykırımlarda kullanıldığını çok iyi bilmekteyiz. Kaldı ki soykırım suçunun tarifi yapılan uluslar arası normlar ve sözleşmelerde de tehcirin soykırım suçunun maddi unsurlarından olduğu görülecektir.

Ayrıca Türkiye Cumhuriyeti’nin tekçi, katliamcı, asimilasyonist kodlarının temeli de 1915’te atılmıştır. “Bu topraklara dair bir hikaye anlatmamız gerekirse eğer buna 1915’ten başlamalıyız.” Bu açıdan Türkiye’nin bu soykırımı tanıması, her şeyden evvel gelecek nesillerin ruh sağlığı açısından da gereklidir. Bu konuda parlamentoların aldıkları kararlardan ziyade hakların ortak zeminlerde barışmaları şarttır.

Guşıps: Ermenilerin Anadolu’dan koparıldığı 1915 döneminde Çerkeslerin bu olaylara dahli de zaman zaman gündeme geliyor. Sizin bu konudaki görüşlerinizi öğrenebilir miyiz?

Furkan Dzapş: Ermeni soykırımı ile Çerkes soykırımı arasında yaklaşık 50 yıl vardır. Çerkesler bu süreç içerisinde Ermeni halkıyla sürüldükleri coğrafyalarda komşuluk yapmışlardır. Ancak bu komşuluk ilişkisi sonrasında kendisini Çerkeslerin de uygulayıcısı olduğu Ermenilere dönük kıyımlara bırakmıştır. Çağdaş Çerkes kimliğinde dahi bu soykırımın ve sonrasında gerçekleşen savaşların etkisi görülmektedir. Hrant’ın deyimiyle içimizdeki kirli Ermeni kanını akıtmamız Çerkes kimliğinin sağlığı açısından da elzemdir.

Beri taraftan tarihsel gerçeklerle sabittir ki Çerkeslerin bu soykırıma nüfuslarıyla orantısız bir şekilde özellikle Teşkilat-ı Mahsusa kanadıyla dahil olduklarını görüyoruz. Çerkesler en azından bu isimlerle yüzleşip kimliklerin dışarısına atmalı, her fırsatta övündükleri Çerkes askerler listesinin dışarısına, eleştirdikleri kişilerin yanına almalıdırlar.

Günümüzde Çerkeslerin Ermeni Soykırımına dahli konuşulmaya çalışıldıkça önümüze çıkarılan bir diğer bariyer de Ermeni Soykırımı’nın Çerkeslere yıkılmaya çalışıldığı gibi akla, mantığa, hukuka uygun olmayan bir iddiadır. Çerkeslerin Türkiye’de nasıl kolektif hukuki bir kimlikleri, kişilikleri var ki bu suçun faili konumuna geçirilsinler. Olaya basit cezalandırma ilişkisinin ötesine geçip bakmakta bu açıdan fayda vardır. Her şeyden evvel tabularıyla, suçlarıyla yüzleşen bir toplum kendindeki sorunları da daha rahat çözüme ulaştıracaktır.

Guşıps: Ermeni toplumunun Soykırım ile ilgili yürüttüğü çalışmalar sizce Çerkes sivil toplumu tarafından bir örneklik teşkil eder mi sizce?

Furkan Dzapş: Ermeni diasporası Çerkeslere göre daha geç bir tarihte soykırıma uğramasına rağmen, Çerkeslerden çok daha erken tarihlerde örgütlenmeye, soykırım üzerinden diasporik kimliklerini oluşturmaya başlamıştır. Uzun soluklu bu örgütlülüğün neticesi olarak da Ermeni Soykırımı iddiaları ülkelerin parlamentolarını, dış politikalarını dahi etkilemeye başlamıştır. Tabii ki Çerkeslerin içinde bulundukları ülkelerin kimlik bazlı örgütlenmeye elverişsiz yapısı ve Çerkeslerin kamusal alanda kimliklerini savunmadaki isteksizlikleri gibi sebeplerle bu örgütlenme gecikmiş, soykırımı dahi ancak 2000’lerle birlikte protesto etmeye başlamışlardır.

Diasporada doğan Ermenilerin kişisel hikayelerini okuduğumuzda soykırım mücadelesi örgütlü bir şekilde başlamadan evvel Ermeni kimliğinin de Çerkes kimliği gibi aşındığını görmekteyiz. Ancak sonrasında yükselen siyasi hareketlenme Ermeni kimliğini diasporik bir kimlik olarak kodlamıştır. Ermenilerin yükselttiği bu adalet çağrısı Ermeni olmayan diğer halkların da dikkatini çekmiştir. Bu süreçte pek çok açıdan örneklik teşkil edebilecek eylemler, söylemler kurmuştur Ermeni diasporası. Çerkesler soykırım ve adalet mücadelelerini yürütmek için bu örneklerden faydalanmalı, ilham almalı yeniden kurmalıdırlar.

Çerkeslerin dikkate alması gereken bir diğer durum ise Ermenistan-diaspora ilişkileridir. Yıllarca anavatan hayaleti üzerinden Çerkes diasporası Rusya’nın kuklası haline getirilmeye çalışılmıştır. Buna karşı geliştirilen itirazlarda ise verilen cevap diaspora-anavatan ilşikilerinin böyle olması gerektiği, bu kimliğin siyaseten neşvü nema bulacağı yerin ancak anavatan olacağı, bu açıdan burada da yapılacak bir şey olmadığı, yapılacak tek etkinliğin ise anavatana dönmek olduğu söylenegelmiştir. Ancak Ermeni örneğine baktığımızda, bağımsız bir Ermenistan devletine rağmen çok az sayıda kişi Ermenistan’a dönmüştür. Keza bir devlet olarak öncelikleri ve izlediği siyasetleri farklı olan Ermenistan Devleti ile Ermeni diasporası arasında ciddi farklılıklar vardır. Ermeni Diasporası, siyaseten Ermenistan’ın manipülatif etkilerine karşı da uğraşmaktadır. Ermeni diasporasının başarısı biraz da buradan gelmektedir. Yani kendisini bağımsız bir diaspora olarak kurma isteğinden.

 http://www.gusips.net/analysis/interview-mak/8782-kafkasya-forumu.html

Share Button