Rusya Federasyonu Anayasası Değişikliği İçin Çerkesya Yurtseverleri’nin BM Başvurusu!

Rusya Federasyonu Anayasası Değişikliği İçin Çerkesya Yurtseverleri’nin BM Başvurusu!
25 Mart 2020 Çarşamba Saat 21:53
20 Ocak 2020’de Duma’ya sunulan Rusya Federasyonu Anayasa değişikliği süreci 22 Nisan 2020 de yapılacak referandumla sonuçlanacaktır. İlgili anayasa değişikliğinin bazı maddeleri küresel Çerkes dünyasını harekete geçirmiştir. Çerkesya Yurtseverleri olarak BM ye bugün itibarıyla yolladığımız başvurumuzu kamuoyunun bilgisine sunarız.

90915743_2921370214573608_1108179228261613568_n
BM Genel Sekreteri Bay António Guterres
Kültürel Haklar Hakkında Özel Raportör Bayan Karima Bennoune
Sayın İlgililer!
Rus-Kafkas savaşı (1763-1864), insanlık tarihinin en trajik sayfalarından biridir. O zamanlar Kafkasya’nın en büyük ve en müreffeh ülkesi olan Çerkesya’nın zaten özel bir demokratik yaşam biçimi vardı ve varlığını sona erene kadar zengin ve farklı bir kültür geliştirdi. Geçmişin hatırlatıcılarından biri olarak, örneğin, Kafkasya’nın birçok halkının yanı sıra Kazaklar ve Çarlık memurları tarafından benimsenen bir Çerkes askeri üniforması vardır. Çerkeska’yı, son Rus imparatoru II. Nicholas bir törende kıyafet olarak giydi. Şimdiye kadar da onu, Adıgeler (Çerkesler), Kafkasya’nın diğer dağlıları ve Kazaklar giyiyorlar. Ve bu Adıgelerin (Çerkeslerin) kültürünün ne olduğuna dair küçük bir dokunuştur.
Adolf Berje başkanlığında, 1864-1886 yıllarında çalışan Kafkas Arkeoloji Komisyonu’nun resmi verilerine göre, Rus-Kafkas savaşında 1 milyondan fazla nüfusu olan Adıgeler’den (Çerkesler’den) 400 binden fazla insan öldü, 497 bini sürgün edildi ve yaklaşık 80 bini tarihi anavatanlarında kaldı. Çerkes nüfusunun Kafkasya’dan sürülmesi, anavatanlarında sadece 60 bin insanın olduğu I. Dünya Savaşı’nın patlak vermesine kadar devam etti.
Şu anda, Rusya Federasyonu’nda, Adıgeler (Çerkesler) altı bölgede kompakt bir şekilde yaşıyor: ortak titüle sahip, akraba ancak farklı halklar olarak: Kabardey-Balkar Cumhuriyeti’nde, Adıgey Cumhuriyeti’nde, Karaçay-Çerkesya Cumhuriyeti’nde, Kuzey Osetya-Alanya Cumhuriyeti’nde, Stavropol ve Krasnodar topraklarında yabancı bir nüfus olarak. Ancak bu bölgelerin hiçbirinde, Adıgeler (Çerkesler) yerli halk olma statüsüne sahip değildir, aslında. Rusya Federasyonu’nun 2010 nüfus sayımına göre, bu bölgelerde toplam 680,737 Adıge (Çerkes) yaşıyor. Rusya Federasyonu dışında, dünyanın 50’den fazla ülkesine yerleştiler. Kompakt yerleşimleri Türkiye, Ürdün, Suriye, İsrail, Irak ve Libya’da. Bu ülkelerdeki Çerkeslerin nüfusu yaklaşık ve muhtemelen çok az tahmin edilen verilerine göre, 3 milyon kişidir.
XX. yüzyılda. Adıgeler (Çerkesler) – SSCB sakinleri olarak, önce dört, sonra üç ulusal özerklikte tanımlandı. 1945 yılında Karadeniz’de (tarihi Çerkesya’nın batı ucunda) bulunan Şapsığ Ulusal Bölgesi kaldırıldı.
Resmi tarihsel bilim, Rus-Kafkas Savaşı’nın konusunu susturdu. Sovyet sistemi, Afıgelerin (Çerkeslerin) atalarına ait olan trajedi hakkında çok az insanın bilmesi için tasarlandı ve eğer böyle bir bilgiye biri sahipse, bu konuda konuşmaktan korkmalıydı. Daha özgür koşullarda yaşayan Rusya vatandaşı olmayan Çerkesler ne birbirlerini görme, ne de tarihi vatanlarında vatandaşlarıyla bilgi paylaşma fırsatına sahip değildiler. Daha yoğun hacmindeki gerçek, ulusal cumhuriyetlerin bilim adamlarının arşivlere eriştiği Sovyet sonrası dönemde biliniyordu. O zaman Adıge (Çerkes) soykırımı hakkında birkaç kitap ortaya çıktı. Onların raporları savaştan sonra savunmasız insanların kitlesel olarak sürgün edilmesinin nasıl sürdüğüne dair, toprak kullanımı için sömürgeleştirme taktiklerinin siviller de dahil olmak üzere sürekli imha yoluyla nasıl yapıldığının anlatıldığı çarlık generallerinin ve Kazak şeflerinin bölgelerin fethi hakkındaki raporlarına dayanıyorlardı. Her şey bu belgelerde yukarıdan kaydedilen enstalasyona göre yapıldı: “Çerkeslerin ülkesine ihtiyacımız var ve Çerkeslerin kendisi gereksiz.”
Bugün, Rusya Federasyonu Anayasası ve cumhuriyet anayasalarına göre statü olarak, Adıgey, Kabardey-Balkar ve Karaçay-Çerkesya (aynı diğer cumhuriyetlerin olduğu gibi) devletin içindeki devletlerdir. Bununla birlikte, gerçek devlet hakları olan toprak altına, doğal kaynaklara egemen olmak, adil vergilendirmeye, ulusal dillerini, kültürlerini koruyan mekanizmalara sahip olmak, bölgelerde sağlık bakımı vb. bunlar eksiktir. Ayrıca Çerkesler için özellikle önemli olan dış politika ilişkilerinin haklarından yoksun bırakılıyorlar: Kabardey-Balkar, Adıgey ve Karaçay-Çerkesya ne yatırım çekmek için ne de yurttaşlarının ülkelerine geri döndürülmesi açısından yabancı ülkelerdeki diasporalarının potansiyelini kullanamıyorlar. Yerel yönetimlere yalnızca bazı yönetim işlevleri bırakılmıştır. Ancak burada cumhurbaşkanları, belediye başkanları ve hatta kırsal yerleşimlerin seçme hakkı ellerinden alındı. Nüfusun, seviyelerine bakılmaksızın bu seçim sahtekârlığına direnme imkanı da yoktur.
Kabardey-Balkar Yüksek Konseyi (parlamentosu) 1992’de, Adıgey Cumhuriyeti Devlet Konseyi – Xase (parlamento) 1996’da, Rusya tarafından yapılan Çerkes soykırımını, ülkenin en büyük Sovyet sonrası demokratikleşmesi sırasında bir karar alarak kabul etti. Bu kararların kabul edilmesinden hemen sonra, her iki parlamento da Çerkes soykırımının federal düzeyde tanınması talebiyle Rusya Federasyonu Yüksek Konseyine (Rusya Federasyonu Devlet Duması) gönderdi. Bununla birlikte, yerel milletvekilleri, seçmenleri gibi, sadece soykırımın tanınmasını değil, aynı zamanda sadece bir cevabı beklemediler. Bununla birlikte, 18 Mayıs 1994’te “Rusya Federasyonu Cumhurbaşkanı Boris Yeltsin’in Kafkas halklarına Kafkas savaşının sona ermesinin 130. yıldönümü ile bağlantılı ifadesi” bir cevap olarak kabul edilebilir. Devlet başkanının, “Kafkas savaşının olaylarının nesnel yorumu” doğrultusunda, Kafkas halklarının cesur mücadelesini “onların yalnızca kendi topraklarında hayatta kalmak için değil, aynı zamanda özgün bir kültürü, ulusal karakterin en iyi özelliklerini korumak için” yaptıkları şeklinde değerlendiriyor.
Genel olarak, Boris Yeltsin’in yukarıdaki beyanı haricinde, her dönemdeki Rus hükümetleri Çerkesleri, yenilgilerinin intikamını almaya başlayacak düşman bir halk olarak görüyorlardı. Bu, başlangıçta bir doğruluk zerresi bile olmayan çok zorlama bir suçlamadır. Sürgünün tamamı boyunca Çerkesler hiçbir zaman yaşadıkları ülkeleri Rusya ile askeri bir çatışmaya çekmek için hiçbir girişimde bulunmadılar. Ve tam tersi, yaşadıkları ülkelerin onunla dostane ilişkiler sürdürmesini sağlamak için ellerinden gelen her şeyi yaptılar. Ekim 1996’da, Rus İmparatorluğu tarafından işlenen Çerkes soykırımı, Temsil Edilmeyen Milletler ve Halklar Örgütü (UNPO) tarafından tanındı.
2000’li yılların başından beri Rusya Federasyonu demokrasiyi azaltmaya başladı. Bu sürecin sonuçları, Rusya Federasyonu’nun Rus olmayan vatandaşlarının en korunmasız kısmı olan Adıgey Cumhuriyetinin içindeki yerli halkın sadece% 25’i olan Adıgeleri (Çerkesleri) hızlı bir şekilde etkiledi. Sorun, Adıgey’i cumhuriyet statüsünden mahrum bırakma ve Krasnodar Bölgesine dahil etme hakkında ortaya çıktı. Çerkeslerin adalet adına yürüttüğü bu mücadele çerçevesinde, Adıgey Cumhuriyeti’nin bir sivil toplum kuruluşu olan Çerkes Kongresi, Temmuz 2005’te Adıge (Çerkes) soykırımını doğrulayan bir dizi belge içeren bir CD hazırladı. Bu, soykırımı tanıma talebi ile birlikte, Rusya Federasyonu Devlet Dumasının Kabul Ofisine transfer edildi. Buna yanıt olarak, Rusya İmparatorluğu’nun halefi olan Rusya Federasyonu Parlamentosu, aktivistlere Çerkeslerin Rus-Kafkas savaşının sona ermesinden 80 yıl sonra meydana gelen daha az ölçekli bir trajediden kaçındıkları hakkında alaycı bir açıklama gönderdi.
Ekim 2006’da halk, Avrupa Parlamentosundan 18. ve 19. yüzyıllarda Çerkeslerin uğradığı soykırımı tanımasını istedi. Bunu Rusya, Türkiye, Ürdün, Suriye, İsrail, ABD, Kanada, Almanya ve Belçika’daki 20 sivil toplum kuruluşunun liderleri tarafından imzaladı. Aynı yılın Kasım ayında, Kuzey Kafkasya’daki altı Çerkes sivil toplum örgütü, benzer bir taleple Rusya Federasyonu Cumhurbaşkanı Vladimir Putin’e, Çarlık Rusyası tarafından işlenen Çerkes soykırımını tanıma çağrısında bulundu.
Aralık 2005’ten bu yana, Rus Federasyonu’nundaki sivil toplum kuruluşları Rus İmparatorluğu tarafından yapılmış Adıge (Çerkes) soykırımını tanınması için Gürcistan Hükümeti ile çalışmaya başladı. Mayıs 2011’de, “Gürcistan Parlamentosu, Kafkasya’daki savaş sırasında Rus İmparatorluğu tarafından Çerkeslere soykırım yapıldığını tanıyan bir kararı kabul etti.”
Mart 2011’den bu yana, yabancı bir ülkedeki bir Adıge (Çerkes) diasporasında, Suriye’deki savaşta yeni büyük ölçekli bir trajedi ortaya çıktı. Savaştan önce, bu Arap ülkesinde yaklaşık 120 bin Adıge (Çerkes) yaşıyordu. Beşar Esad ve Vladimir Putin arasındaki dostça ilişkiler ve tarihi anavatanlarına tahliye edilme umuduyla Suriye Adıgeleri (Çerkesleri), çoğunlukla devlet
başkenti Şam bölgesinde yoğunlaştı. Ancak Suriye Çerkeslerinin vatanlarına ne tahliye ne de toplu olarak geri gönderilmesi gerçekleşti.
Mayıs-Temmuz 2014’te Amerikan Çerkes Diasporası’nın isteği üzerine, Adıge (Çerkes) soykırımı, New Jersey Eyaleti (ABD), Wayne, Prospect Park ve Khaledon’un İdari Birimleri tarafından tanındı.
Mayıs 2014’ten Aralık 2015’e kadar Çerkes aktivistler – çoğunlukla Rusya dışındaki ülkelerinin temsilcileri – Rusya tarafından yapılmış Adıge (Çerkes) soykırımının tanınması talebi ile Doğu Avrupa’daki bazı hükümetlere başvurdular. Bu ülkeler Ukrayna, Polonya, Romanya, Moldova, Litvanya, Letonya ve Finlandiya’dır.
Ocak 2020’de Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, dünya çapında Adıgeleri (Çerkesleri) endişelendiren Rusya Federasyonu Anayasasını değiştirme gereğini açıkladı.
13.02.2020’de, görünüşe göre, Türk ordusunun İdlib vilayetindeki zaferlerinden intikam alan Suriye parlamentosu, Osmanlı İmparatorluğu tarafından yapılan Ermeni Soykırımı’nı tanıdı. Aynı gün, Rusya’nın Türkiye büyükelçisi Aleksey Yerkhov, Suriye-Türk askeri çatışması hakkındaki açıklamasının konusundan saparak, Rus-Kafkas savaşı sırasında Rus İmparatorluğu’nun eylemlerini haklı çıkardı ve Çerkes soykırımını reddederek, günümüz temsilcilerinin atalarının başına gelen bu büyük ölçekli trajedi hakkında “güzel bir efsane oluşturdular” dedi.
26.02.2020’de Türkiye Çerkes Dernekleri Federasyonu Çerkes-Fed, Türk Parlamentosu’na Rus İmparatorluğu tarafından yapılan Adıge (Çerkes) soykırımının tanınmasını talep eden bir dilekçe gönderdi.
Dolayısıyla, BM’nin Adıge (Çerkes) soykırımını tanımasının Rusya İmparatorluğu tarafından alaka düzeyi birçok faktör tarafından belirlenir. Başlıcaları, Kafkasya’nın fethi tarihinin çarpıtılması, sadece Rus olmayan Kafkas devletleri için değil, aynı zamanda Rus olmayan tüm diğer devletler için sürekli nefret duyulan bu ülkenin, sadık savunucularından biri olan Adıgelere (Çerkeslere) karşı yalan ve iftira ve halkların kendi kaderini tayin etme, halkının kimliğini, dilini, farklı kültürünü, iyi yaşam standartlarını koruma hakkı vd. Ve bu tehditlerdeki artış, Rusya Federasyonu’nun kusurlu ilk Anayasası’nda “değişiklik” adı verilen sözlerle daha da belirgin hale geliyor.
Başka bir deyişle, “değişiklik” süreci, Rusya Federasyonu’nun günümüz otoritelerinin konumunun, 18. yüzyılın sonu ve 20. yüzyılın başlarındaki Rus imparatorlarınınkine benzediğini göstermektedir. Bu nedenle, Adıge (Çerkes) soykırımının tanınması sadece bir halkın dirilmesine hizmet etmekle kalmayacak, aynı zamanda onların hem ulusal hem de daha geniş anlamda
haklarını elde etmeleri diğerleri için bir teşvik olacaktır. Bu, umut edebileceğiniz gibi, Rusya Federasyonu’nun demokratik olarak yeniden doğuşu yoluna dönüşünde ana faktör olarak hizmet edecektir.
Sayın Bay António Guterres ve Bayan Karime Bennun! Ortaya koyduğumuz sorunun en açık sorun olmadığı açıktır. Rus halkının gözünde uzun zamandır illegal görünen ve uluslararası toplum tarafından bir köşeye atılan Putin rejimi, nükleer silahların sahibi olmaya devam ediyor. Ve öyle görünüyor ki Adıge (Çerkes) soykırımı gibi kronolojik olarak uzak konularda rahatsız edilmemelidir. Ama konumumuz son derece kritik, soykırım aslında devam ediyor!
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu toplantısında Adıge (Çerkes) soykırımının ele alınmasının, hazırlık aşamalarının herhangi birinde engellenebileceğinin de farkındayız. Ya Rus temsilinin kendisi ya da Putin destekçisi olan bir ülkenin temsilcisi, bununla kolayca başa çıkabilir. Ancak, bu durumda, bize göre, rejimin ve ülkenin aynı şey olmadığını hatırlamak gerekir.
Kabardey-Balkar Cumhuriyeti ve Adıge Cumhuriyeti tarafından temsil edilen Rusya Federasyonu’nun bir kısmı, Adıge (Çerkes) soykırımını zaten tanımıştır. Ve bunu insanlık tarihinden silmek ya da görmezden gelmek imkansızdır.
Yukarıdakilere dayanarak, Rus-Kafkas savaşı sırasında ve sonrasında Rus İmparatorluğu tarafından işlenen Adıge (Çerkes) soykırımının tanınması konusunu dikkate almak için tüm olası önlemleri almanızı öneriyoruz. Ciddi tehlike karşısında bile sağduyunun kazanması gerektiğinden eminiz!
İftiraya uğramış, ama aynı zamanda yüceltilmiş Adıgelerin (Çerkeslerin) tekrar dirileceğine ve ülkeleri Çerkesya’nın yeniden hem medeni hem de müreffeh olacağına inanıyoruz!
25.03.2020
Çerkesya Yurtseverleri
Sivil Toplum Örgütü
***
UN Secretary General
Mr. António M. Guterres
UN Special Rapporteur in the field of cultural rights
Karima Bennoune
Dear Authoritatives !
The Russian-Caucasian war (1763-1864) was one of the most tragic pages in the history of mankind. Circassia – the largest and the most prosperous country at that time in Caucasus, already having a special democratic way of life and developing a rich and distinctive culture, – ceased to exist. As one of reminders of the past there was, for example, a Cherkeska – men’s military suit, which was adopted by many peoples of Caucasus, as well as Cossacks and tsarist officers. The last emperor of Russia Nicholas II wore a Cherkeska as a festive outfit. Adygs (Circassians), other highlanders of Caucasus, as well as Cossacks, are dressed in it so far. And this is just a small touch to what the culture of Adygs (Circassians) was.
According to official data of the Caucasian Archaeographic Commission, that worked in 1864-1886 under the chairmanship of Adolf Berger, from among more than 1 million Adygs (Circassians) over 400 thousand people died in the Russian-Caucasian war, 497 thousand were evicted, and about 80 thousand remained in their historical homeland. The ousting of the Circassian population out from Caucasus continued until the outbreak of the World War I, when there were only about 60 thousand people in their homeland.
At present, in Russian Federation Adygs (Circassians) compactly live in six regions: as titular, related, but still different peoples: in the Kabardino-Balkarian Republic, the Republic of Adygea, Karachay-Cherkessian Republic, and as a non-indigenous population in the Republic of North Ossetia-Alania, Stavropol and Krasnodar Regions. In none of these regions Adygs (Circassians) do have the status of the indigenous people, although in fact they have. According to the 2010 census of Russian Federation, in total 680,737 Adygs (Circassians) live in these territories. Outside of Russian Federation they are settled in more than 50 countries all over the world. Their compact settlements are situated in Turkey, Jordan, Syria, Israel, Iraq and Libya. According to approximate and possibly very underestimated data about Circassians in those countries, there are about 3 million people.
In the XX century Adygs (Circassians) – residents of the USSR – were first in four, and then in three national autonomies. Shapsug national district, which was located on the Black Sea coast (at the western end of historical Circassia) in 1945 was abolished.
The official historical science hushed up the question of the Russo-Caucasian War. The Soviet system was designed so that few people knew about the tragedy that had befallen the ancestors of Adygs (Circassians), and even if someone had such information, he should have been afraid to talk about it. Non-Russian Circassians, who lived in freer conditions, had neither the opportunity to see each other, nor otherwise share information with their compatriots in their historical homeland. The truth in its fuller scope became known in the post-Soviet era, when scientists of the national republics got access to the archives. It was then several books on the genocide of Adygs (Circassians) appeared. They were based on reports and records of tsarist generals and Cossack chieftains concerned the conquest of territories by means of complete elimination, including civilians, on the use of scorched land tactics, which deprived the remaining people means of subsistence, about how mass deportation of defenseless people was carried out already after the war. Everything was done according to the installation recorded in those documents from above: “We need the land of Circassians, and Circassians themselves are unnecessary for us.”
Today, according to the status in accordance with the Constitution of Russian Federation and republican constitutions Adygea, Kabardino-Balkaria and Karachay-Cherkessia (like other Russian republics) are states in the state. However, real state rights: to the subsoil, natural resources, to fair taxation, to have mechanisms for protection of national languages, their cultures, contain health care in the regions, etc. are missing. The regions are also deprived of rights to foreign policy relations, which are especially important for Circassians: Kabardino-Balkaria, Adygea and Karachay-Cherkessia cannot use the potential of their foreign diaspora – neither in terms of attracting investments, nor even in terms of compatriots’ repatriation. Only some managerial functions are left to the local authorities. But still, the right to direct elections of republics’ heads, heads of municipalities, and even rural settlements has been taken away from the population. The population also does not have the ability to resist elections fraud, regardless of their level.
The Supreme Council (parliament) of Kabardino-Balkaria adopted in 1992a resolution on the Circassian genocide committed by Russia, the State Council – Hase (parliament) of the Republic of Adygea – in 1996, that is, during the period of the greatest post-Soviet democratization of the country. Immediately after the adoption of those resolutions the both parliaments addressed the Supreme Council of Russian Federation (the State Duma of Russian Federation) with a request to recognize the genocide of the Circassians at the federal level. However, local deputies, as well as their voters, did not receive not only recognition of the genocide, but also just an official reply. However, as such reply may be “The appeal of the President of Russian Federation Boris Yeltsin to the peoples of Caucasus on the 130th
anniversary of the end of the Caucasian war” from May, 18, 1994. In it, the head of the state, in line with the “objective interpretation of the events of the Caucasian war”, estimated them as a courageous struggle of the peoples of Caucasus “not only for survival in their native land, but also for preservation of the original culture, the best features of the national character.”
On the whole, with the exception of the above Boris Yeltsin’s appeal, the Russian governments of all the periods considered the Circassians as a hostile people who would certainly begin to avenge their defeat. That is a far-fetched accusation, in which there was not even a grain of truth initially. Over the entire period of the exile, the Circassians never made attempts to draw the countries of their residence into a military confrontation with Russia. And vice versa, they did everything in their power to ensure that their countries maintained friendly relations with each other.
In October 1996, the genocide of Circassians committed by the Russian Empire was recognized by the Organization of Nations and Peoples Without Representation (UNPO).
Since the early 2000s in Russian Federation democracy began curtailing. The results of that process quickly affected Adygs (Circassians) of the Republic of Adygea, as the most unprotected part of non-Russian citizens of Russian Federation: only about 25% of the indigenous people in it. The question arose about depriving Adygea of the status of a republic and its return into Krasnodar Region. In the framework of that struggle, which was conducted by Circassians in the name of justice, the Circassian Congress – a public organization of the Republic of Adygea – prepared a CD with a set of the documents confirming the genocide of Adygs (Circassians) and in July, 2005 along with a request to recognize that genocide, it was transferred to the Admission Office of the State Duma of Russian Federation. In response to that, the Parliament of Russian Federation, the successor of the Russian Empire, sent a mocking explanation to the activists that the Circassians did not suffer during the Stalin deportations of peoples, that is, they avoided another lesser-scale tragedy that occurred 80 years after the end of the Russian-Caucasian war.
In October 2006, the public requested the European Parliament to recognize the genocide of the Circassians in the 18th-19th centuries. The document was signed by the leaders of 20 public organizations of Russia, Turkey, Jordan, Syria, Israel, the USA, Canada, Germany and Belgium. In November of the same year, six Circassian public organizations of North Caucasus appealed to the President of Russian Federation Vladimir Putin with a similar request – to recognize the genocide of Circassians committed by the Tsarist Russia.
Since December 2005, the Russian public began working with the Government of Georgia to encourage it to recognize the genocide of Adygs (Circassians) committed by the
Russian Empire. In May 2011, “The Parliament of Georgia adopted a resolution recognizing the genocide of the Circassians by the Russian Empire during the war in Caucasus.”
Since March 2011, a new large-scale tragedy arose in the foreign Adyghe (Circassian) diaspora – the war in Syria. Before the war, about 120 thousand Adygs (Circassians) lived in that Arab country. Given the friendly relations between Bashar al-Assad and Vladimir Putin and in the hope for evacuation to their historical homeland, Syrian Adygs (Circassians) mostly concentrated in the area of the state capital – Damascus. However, neither the evacuation nor the mass repatriation of Circassians of Syria to their homeland took place.
In May-July 2014, at the request of the American Circassian Diaspora, the genocide of Adygs (Circassians) committed by Russia was recognized by the Administrative Units of the State of New Jersey (USA) Wayne, Prospect Park and Khaledon.
Since May 2014 till December 2015, Circassian activists – mainly representatives of the Russian foreign countries – sent a number of the governments of Eastern Europe a request to recognize the genocide of Adygs (Circassians) committed by Russia. Those were the Ukraine, Poland, Romania, Moldova, Lithuania, Latvia and Finland.
In January, 2020, Russian President Vladimir Putin announced the need to amend the Constitution of Russian Federation, which alarmed Adygs (Circassians) all around the world.
02/13/2020 the Syrian parliament, apparently in revenge for the victories of the Turkish army in the province Idlib, recognized the Armenian Genocide committed by the Ottoman Empire.
On the same day the Russian ambassador to Turkey Aleksey Yerkhov, deviating from the topic of his statement on the Syrian-Turkish military confrontation, justified the actions of the Russian Empire during the Russian-Caucasian war and, denying the genocide of Adygs (Circassians), accused their modern representatives of that they composed a “beautiful legend” about a large-scale tragedy that befell their ancestors.
02/26/2020 the Federation of Circassian Organizations of Turkey Çerkes-Fed sent a petition to the Turkish Parliament demanding that the genocide of Adygs (Circassians) committed by the Russian Empire be recognized.
Thus, the relevance of the UN recognition of Adyghe (Circassian) genocide committed by the Russian Empire is dictated by many factors. The main ones are a distortion of the history of the conquest of Caucasus, lies and slander against Adygs (Circassians), one of its loyal defenders, constantly planted hatred in the country not only for Caucasians, but also for all non-Russians, growing threats to Russian national states, and therefore, the rights of peoples to self-determination, to preserve their identities, languages, distinctive cultures, decent living standards, etc. And the increase in those threats becomes even more significant with the
introduction of so-called “amendments” to the initially imperfect Constitution of Russian Federation.
In other words, the process of such “amending” shows that the position of the modern authorities of Russian Federation is akin to that of the Russian emperors of the late 18th – early 20th centuries. Therefore, the recognition of the genocide of Adygs (Circassians) will serve not only the revival of one people, but will also become an incentive for others to free them from lawlessness – both in the national and in a wider sense. This, as we can hope, will serve as the main factor in the return of Russian Federation onto the path of democratic rebirth.
Dear Mr. Antonio Guterres and Ms. Karima Bennoune! It is clear that the question we raised is not the most straightforward. The Putin regime, looking illegitimate in the eyes of the Russian people for a long time and driven into a corner by the international community, remains the owner of the nuclear weapons. And it, it seems, should not be disturbed on such chronologically distant issue as the genocide of Adygs (Circassians). But our position is extremely critical, as this genocide is actually continuing!
We are also aware that consideration of the issue of the genocide of Adygs (Circassians) at a session of the United Nations General Assembly may be blocked at any of the preparatory stages. Either the Russian representation itself or a representation of a country – Putin’s supporter, can easily cope with that. However, in that case, in our opinion, it is necessary to remember that the regime and the country are not the same things. A part of Russian Federation represented by the Kabardino-Balkarian Republic and the Republic of Adygea has already recognized the genocide of Adygs (Circassians). And it is impossible to erase from the history of the people, nor to ignore it.
Based on the mentioned, we urge you to take all the possible measures to create the conditions for considering the issue of recognition of the Adyghe (Circassian) genocide committed by the Russian Empire during and after the Russo-Caucasian war.
We are confident that even in the face of serious danger common sense must win!
We are convinced that slandered but also famous Adygs (Circassians) will revive, and their country – Circassia – will become both civilized and prosperous again! 25.03.2020
Patriots of Circassia
Non-Governmental Organisation
***
Генеральному секретарю ООН
г-ну Антониу Гутеррешу
Специальному докладчику
по вопросам о культурных правах
г-же Кариме Беннун
Уважаемые господа!
Русско-Кавказская война (1763-1864) – одна из самых трагичных страниц истории человечества. Черкесия – наиболее крупная и процветавшая в то время страна на Кавказе, имевшая уже тогда особый демократический уклад жизни, выработавшая богатейшую самобытную культуру – перестала существовать. Как одно из напоминаний о былом, осталась, например, черкеска, воинский мужской костюм, который переняли многие народы Кавказа, а также казаки и царские офицеры. Черкеску носил как праздничный наряд последний император России Николай II. До сих пор в нее облачаются как сами адыги (черкесы), другие горцы Кавказа, так и казаки. И это лишь небольшой штрих к тому, что собой представляла культура адыгов (черкесов).
По официальным данным Кавказской археографической комиссии, работавшей в 1864-1886 гг. под председательством Адольфа Берже, из более 1-го млн. адыгов (черкесов) в Русско-Кавказской войне погибло свыше 400 тыс., было выселено 497 тыс., на исторической родине осталось около 80 тыс. человек. Вытеснение черкесского населения за пределы Кавказа продолжалось вплоть до начала Первой мировой войны, когда на родине их насчитывалось лишь порядка 60 тыс. человек.
В настоящее время в Российской Федерации адыги (черкесы) компактно проживают в шести регионах: как титульные, родственные, но разные народы: в Кабардино-Балкарской Республике, Республике Адыгея, Карачаево-Черкесской Республике, как инородное население в Республике Северная Осетия – Алания, Ставропольском и Краснодарском краях. Ни в одном из названных регионов адыги (черкесы) не имеют статуса коренного народа, хотя по факту являются таковыми. Всего на названных территориях, по данным переписи населения РФ за 2010 г., проживает 680 737 адыгов (черкесов). Вне Российской Федерации они расселены более чем в 50-ти странах мира. Компактные их поселения имеются в Турции, Иордании, Сирии, Израиле, Ираке и Ливии. По приблизительным и, возможно, сильно заниженным данным адыгов (черкесов) в этих странах насчитывается порядка 3 млн. человек.
В XX в. адыги (черкесы) – жители СССР, были определены сначала в четыре, а затем в три национальные автономии. Шапсугский национальный район, что находился на
берегу Черного моря (в западной оконечности исторической Черкесии) в 1945 г., был упразднен.
Официальная историческая наука замалчивала тему Русско-Кавказской войны. Советская система была устроена так, что мало кто знал о постигшей предков адыгов (черкесов) трагедии, а если и обладал такой информацией, то должен был опасаться говорить об этом. Нероссийские черкесы, которые жили в более свободных условиях, не имели возможности ни видеться, ни как-то иначе делиться информацией со своими соотечественниками, находящимися на исторической родине. Правда в ее более полном объеме стала известна в постсоветское время, когда ученым национальных республик был открыт доступ в архивы. Именно тогда и появилось несколько книг, посвященных геноциду адыгов (черкесов). В их основу легли рапорты, отчеты царских генералов и казачьих атаманов о завоевании территорий с помощью сплошного уничтожения, в том числе и мирного населения, о применении тактики выжженной земли, которая лишала остающихся средств к существованию, о том, как уже после войны проводилась массовая депортация беззащитных людей. Все делалось по зафиксированной в этих документах установке свыше: «Нам нужна земля черкесов, а сами черкесы без надобности».
Сегодня по статусу согласно Конституции РФ и республиканским конституциям Адыгея, Кабардино-Балкария и Карачаево-Черкесия (как и другие российские республики) являются государствами в государстве. Однако реальные государственные права: на недра, природные богатства, на справедливое налогообложение, на то, чтобы иметь механизмы по защите национальных языков, своих культур, содержать здравоохранение в регионах и т.д. у них отсутствуют. Лишены они также прав на внешнеполитические связи, которые особенно важны для адыгов (черкесов): Кабардино-Балкария, Адыгея и Карачаево-Черкесия не могут задействовать потенциал своей зарубежной диаспоры – ни в плане привлечения инвестиций, ни даже в плане репатриации соотечественников. Лишь некоторые управленческие функции оставлены местным властям. Но и здесь у населения отобраны права на прямые выборы руководителей республик, глав муниципалитетов и даже сельских поселений. Нет у населения также возможности противостоять фальсификации выборов вне зависимости от их уровня.
Верховный Совет (парламент) Кабардино-Балкарии принял постановление о геноциде черкесов, совершенном Россией, в 1992 г., Госсовет – Хасэ (парламент) Республики Адыгея – в 1996 г., то есть в период наибольшей постсоветской демократизации страны. Сразу же после принятия данных постановлений оба парламента направили в Верховный Совет РФ (в Госдуму РФ) обращения с просьбой признать геноцид черкесов на федеральном уровне. Однако местные депутаты, как и их избиратели,
так и не дождались не только признания геноцида, но и просто ответа. Впрочем, расценить в качестве ответа можно «Обращение президента Российской Федерации Бориса Ельцина к народам Кавказа в связи с 130-летием окончания Кавказской войны» от 18 мая 1994 г. В нем глава государства в русле «объективной трактовки событий Кавказской войны» оценивает их как мужественную борьбу народов Кавказа «не только за выживание на своей родной земле, но и за сохранение самобытной культуры, лучших черт национального характера».
В целом же за исключением приведенного выше обращения Бориса Ельцина правительства России всех периодов рассматривали адыгов (черкесов) как враждебный народ, который обязательно начнет мстить за свое поражение. Это надуманное обвинение, за которым изначально не было и доли правды. За весь период изгнания черкесы никогда не предпринимали попыток втянуть свои страны проживания в военное противостояние с Россией. И наоборот, делали все от них зависящее, чтобы их страны поддерживали с ней дружеские отношения.
В октябре 1996 г. геноцид адыгов (черкесов), совершенный Российской империей, признала Организация наций и народов, не имеющих представительства (UNPO).
С начала 2000-х гг. в Российской Федерации началось свертывание демократии. Результаты этого процесса быстро коснулись адыгов (черкесов) Республики Адыгея, как наиболее незащищенной части нерусских граждан РФ: в ней коренных жителей лишь около 25 %. Встал вопрос о лишении Адыгеи статуса республики и ее возвращении в состав Краснодарского края. В рамках этой борьбы, которая адыгами (черкесами) велась во имя торжества справедливости, «Черкесским конгрессом», общественной организацией Республики Адыгея, был подготовлен компакт-диск со сводом документов, подтверждающих совершенный Российской империей геноцид адыгов (черкесов), и в июле 2005 г. вместе с просьбой признать этот геноцид, передан в Приемную Госдумы РФ. В ответ на это Парламент Российской Федерации, правопреемницы Российской империи, направил активистам издевательское пояснение о том, что адыги (черкесы) не пострадали в период сталинских депортаций народов, то есть избежали другой менее масштабной трагедии, произошедшей через 80 лет после окончания Русско-Кавказской войны.
В октябре 2006 г. общественность просила Европарламент о признании геноцида адыгов (черкесов), совершенного в XVIII-XIX столетиях. Его подписали руководители 20 общественных организаций России, Турции, Иордании, Сирии, Израиля, США, Канады, Германии и Бельгии. В ноябре того же года шесть черкесских общественных организаций Северного Кавказа обратились к президенту РФ Владимиру Путину с аналогичной просьбой – признать геноцид адыгов (черкесов), совершенный царской Россией.
С декабря 2005 г. общественность РФ начала работать с Правительством Грузии, чтобы побудить его признать геноцид адыгов (черкесов) Российской империей. В мае 2011 г. «Парламент Грузии принял резолюцию о признании геноцида черкесов Российской Империей во время войны на Кавказе».
С марта 2011 г. возникла новая масштабная трагедия в зарубежной адыгской (черкесской) диаспоре – война в Сирии. В этой арабской стране до войны проживало порядка 120 тыс. адыгов (черкесов). Учитывая дружественные отношения между Башаром Асадом и Владимиром Путиным и в надежде на эвакуацию на историческую родину, сирийские адыги (черкесы) в большинстве своем сконцентрировались в районе столицы государства – Дамаска. Однако ни эвакуация, ни массовая репатриация адыгов (черкесов) Сирии на родину не состоялась.
В мае-июле 2014 г. по просьбе американской черкесской диаспоры геноцид адыгов (черкесов) Россией признали Административные единицы штата Нью-Джерси (США) Уэйн, Проспект Парк и Халедон.
С мая 2014 г. до декабря 2015 г. черкесские активисты – в основном представители российского зарубежья – направили в адрес ряда правительств Восточной Европы обращения с просьбой признать геноцид адыгов (черкесов) Россией. Это Украина, Польша, Румыния, Молдова, Литва, Латвия и Финляндия.
В январе 2020 г. президент РФ Владимир Путин объявил о необходимости внесения изменений в Конституцию РФ, что встревожило адыгов (черкесов) во всем мире.
13. 02. 2020 г. Сирийский парламент, видимо, в отместку за победы турецкой армии на территории провинции Идлиб признал геноцид армян Османской империей.
В тот же день посол РФ в Турции Алексей Ерхов, отклонившись от темы своего заявления по сирийско-турецкому военному противостоянию, оправдал действия Российской империи во время Русско-Кавказской войны и, отрицая геноцид адыгов (черкесов), обвинил их современных представителей в том, что они сочинили «красивую легенду» о масштабной трагедии, постигшей их предков.
26. 02. 2020 г. Федерация черкесских организаций Турции Çerkes-Fed направила в Парламент Турции петицию с требованием признать геноцид адыгов (черкесов) Российской империей.
Таким образом, актуальность признания ООН геноцида адыгов (черкесов) Российской империей диктуется многими факторами. Главные из них – искажение истории завоевания Кавказа, ложь и клевета по отношению к адыгам (черкесам), одним из его верных защитников, постоянно насаждаемая в стране ненависть не только к кавказцам, но и ко всем нерусским, растущие угрозы российским национальным
государственностям, а значит, праву народов на самоопределение, на сохранение идентичности, языка своего народа, самобытной культуры, достойного уровня жизни и т.д. И возрастание этих угроз становится еще более значительным с внесением так называемых «поправок» в изначально несовершенную Конституцию РФ.
Другими словами, процесс «внесения поправок» показывает, что позиция современных властей РФ сродни той, которой руководствовались российские императоры конца XVIII – начала XX вв. Поэтому признание геноцида адыгов (черкесов) послужит не только возрождению одного народа, но и станет стимулом для других в их освобождении от бесправия – и в национальном, и в более широком смысле. Это же, как можно надеяться, послужит главным фактором к возврату Российской Федерации на путь демократического перерождения.
Уважаемые г-н Антониу Гутерреш и г-жа Кариме Беннун! Понятно, что поднятый нами вопрос является не самым проходным. Путинский режим, давно выглядящий нелегитимным в глазах российского народа и загнанный в угол мировым сообществом, остается обладателем ядерного оружия. И его, кажется, не стоит беспокоить по таким хронологически отдаленным вопросам, как геноцид адыгов (черкесов). Но ведь и наше положение крайне критическое, геноцид фактически продолжается!
Мы осознаем также, что рассмотрение вопроса о геноциде адыгов (черкесов) на сессии Генеральной Ассамблеи Организации Объединенных Наций может быть заблокировано на любом из подготовительных этапов. С этим легко справится либо само российское представительство, либо представительство страны – путинского сторонника. Однако в данном случае, на наш взгляд, необходимо помнить о том, что режим и страна – не одно и то же. Часть РФ в лице Кабардино-Балкарской Республики и Республики Адыгея уже признала геноцид адыгов (черкесов). А это ни вычеркнуть из истории народа, ни игнорировать невозможно.
Исходя из сказанного, призываем вас принять все возможные меры для создания условий к рассмотрению вопроса о признании геноцида адыгов (черкесов), совершенного Российской империей во время и после Русско-Кавказской войны.
Мы уверены в том, что даже перед лицом серьезной опасности здравый смысл должен побеждать!
Мы убеждены, что оболганные, но и прославленные адыги (черкесы) возродятся, а их страна – Черкесия, снова станет и цивилизованной, и процветающей! 25.03.2020
Патриоты Черкесии
Неправительственная организация
Share Button