BEYGUA ÖMER BÜYÜKA ABHAZOLOJİ ARAŞTIRMALARI

BEYGUA ÖMER BÜYÜKA ABHAZOLOJİ ARAŞTIRMALARI

February 17, 2017

May 27, 2016

ÇERKES – BİZANS – CENEVİZ İLİŞKİLERİ
Bizans İmparatorluğu ile kurulan ilişkiler Çerkes tarihinde önemli bir yere sahiptir. Bizans için, Batı Kafkasya, belirli politik ve ticari çıkarlar bağlamında önemliydi ve bölge, Bizanslı aydınların da dikkatini çekmekteydi. Ayrıca Hristyanlığın yayılması da Bizans için en önemli diplomatik, ideolojik ve kültürel araçtı. Bu şekilde Hristyanlığı benimseyen yerlerde Bizans’ın siyasi ve ideolojik etkisi belirleyici bir rol oynuyordu. Nitekim buna dayalı olarak Batı Kafkasya’da İmparator Jüstinyanus döneminde başlayan Bizans’ın politik ve kültürel etkisi, bölgeye gelen misyonerlerin etkisiyle giderek yayıldı.Bu Hristyan din adamları, bölgede Ortodoks Hristyanlığı yaymak için yoğun faaliyetlere giriştiler. Çerkeslerin yoğun şekilde Hristyanlaşmaya başladığı bu dönemde Şogen adı verilen din adamları yetişirken Zihya’da Nikopsia, Fanagoria, Tamatarh,Zihopolis gibi kentlerde psikoposluk daireleri kuruldu, kiliseler inşa edildi.
V. yüzyıl’dan itibaren Bizans etkisinin giderek yayılması sonucunda Taman’dan Terek’e kadar başta Adıgeler ve Abazalar olmak üzere Batı Kafkasya’da yaşayan tüm halklar bir şekilde imparatorluğa bağlı hale geldiler. Bununla birlikte gerektiğinde Adıgeler ve Abazalar sürekli Bizans ordusuna destek verdiler. Örneğin Bizans İmparatoru II: Mihail döneminde Adıgeler, Phom isyanını bastırarak Bizans’a hizmet ettiler. Ayrıca Bizans imparatorları da Kafkasyalıların bu sadakatine karşılık gerekli tevazuyu gösterdiler. Büyük çerkes tarihçisi Şora Nağımuke, Bizans İmparatoru Jüstinyen’in kendisini bir Adıge şövalyesi olarak tanımladığını, Adıgelerin de kendisine Yustin adıyla saygı duyduklarını ve hatta yemin ederken onun tahtına yemin ettiklerini aktarmıştır.
Batı Kafkasya kıyılarında kurulan Bizans kolonilerinin etkisiyle ticaret giderek gelişti ve Bizans’ın etkisi ve siyasi faaliyetleri VIII. yüzyılın başlarına dek sürdü. Hristyanlık ise belirli bölgelerle sınırlı kaldı. Aynı dönemde Adıgeler ve Abazalar da Bizans ile olan ilişkileri canlı tutmaya çalıştılar. Özellikle Leon, Konstantin, Dimitri, Bagrat gibi Abhazya kralları Bizans’a hizmetlerde bulundular.
Sonraki yüzyıllarda Çerkesler, Batı Avrupa ülkeleriyle de iyi ilişkiler kurmaya başladılar. XIII: yüzyılda İtalyan kolonileri Karadeniz kıyılarına girerken, bir yandan da Çerkesler o dönemde Batı Avrupa, Orta Asya ve Çin arasında ticari başlar oluşturdular. Bu ticaret, o zamanlar ağırlıklı olarak İtalyan Ceneviz ve Venedik devletlerinin elindeydi.
Kafkasya’nın Karadeniz kıyılarında ilk Ceneviz kolonileri XIII: yüzyılın ikinci yarısında ortaya çıkmıştır. Cenevizliler Theodosia (Kefe), Vospero (Kerç), Mapa (Anapa), Kalostimen (Novorossiysk), Mavrolako (Gelencik), Sebastopolis (Sohum) başta olmak üzere Azak Denizinin doğusu ve Karadeniz kıyılarında 39 ticaret merkezi kurdular ve Çerkes prenslerinin boyunduruğu altına girdiler. Bu şekilde XV. yüzyılda Çerkesler, imzalanan antlaşmalarla, hem Avrupa hem Bizans ticari ilişkileri olan Ceneviz ve Venedik ile dış ticareti giderek geliştirdiler.
Ticaret hayli canlıydı. Çerkesya’nın ihracatında tuzlanmış balık ve havyar önde geliyordu. Özellikle Çerkesya kıyılarından ihraç edilen balıklar lezzetinden dolayı yoğun şekilde Avrupa’da talep ediliyordu. Bu ihraç ürünlerini bal, mum,deri, kürk ile birlikte darı gibi hububat ürünleri izliyordu. 1268 yılında İtalya’da baş gösteren kıtlık, Çerkesya’dan getirilen hububat ile giderilmişti. Çerkesler de buna karşılık olarak sabun, kumaş, kilim, bıçaklar ithal ediyorlardı.
Cenevizliler, zamanla Bizans gibi, kolonilerini daha da yaygınlaştırmak, hem ekonomik hem de siyasi üstünlük kurma amacıyla Çerkeslerin iç işlerine karışarak, Çerkes prenslerini birbirlerine karşı kışkırtmaya dayalı bir politika yürütmeye başlayıp, bununla birlikte kadim Çerkes inanışını yok etmek ve Katolik Hristyanlığı yaymak için misyonerlik faaliyetlerini giriştilerse de zaman zaman Çerkesler gereken dersi verdiler ve Cenevizlileri baskı altında tuttular.
29 Mayıs 1453’te Konstantinapolis’in Osmanlılar tarafından fethi ve Bizans imparatorluğunun sona ermesi Çerkesya ve Abhazya ticaretine ve ekonomisine büyük zarar verdi. Sonrasında 1460 yılında Trabzon Rum İmparatorluğu’na da son veren Osmanlı yönünü Kafkasya’ya çevirdi ve ilerledi ve 1475 yılında Anapa ve Kefe’yi ele geçirdi. Anapa, Çerkesler arasında islami propaganda merkezi ve büyük bir köle pazarı haline geldi.
Neredeyse buralardaki Avrupa kolonilerinde yaşayan tüm nüfus köle yapılarak satıldı. Zamanla Ceneviz ile Venedik ile olan ticari ilişkilerin ortadan kalkmasıyla birlikte Çerkesya ekonomisi çok büyük zarar gördü.
Osmanlı’nın bölgedeki faaliyetlerinden rahatsız olan bazı Adıge prensleri, Cenevizliler gibi Türkleri de baskı altında tutmaya çalıştılarsa da başarılı olamadılar. 1479 yılında Fatih Sultan Mehmet döneminde Osmanlı İmparatorluğu Çerkeslere karşı kanlı bir askeri sefer düzenledi. İbn-i Kemal’e göre; Çerkes ülkesinde Osmanlıya karşı direnenler idam edildi, karşı koyan köyler yağma edilerek yetenekli ve kuvvetli genç erkekler ve genç kızlar rehin alınarak Anapa’daki köle pazarına götürüp satıldılar.
Temsili foto: Çerkeslerle, Bizans elçilerinin görüşmesi.
———————————————
Natho Kadir, Kafkasya’da ve Kafkasya Dışındaki Çerkesler, Ankara 2009.
Hatko Samir, Çerkeslerin Tarihi, Apra yayınları
Betrozov Ruslan, Çerkeslerin Etnik Tarihi, Kafdav 2009.
M. Sarkinyanz, Çerkeslerin Politik Tarihi, Çev: Yedic Batıray Özbek, Heidelberg Üniversitesi Güney Asya Enstitüsü.
Namıtok Aytek, Çerkeslerin Kökeni, Paris 1939
Çurey A, Osmanlı-Çerkes İlişkileri, Yamçı Dergisi, Mayıs 1977.
Besleney, Zeynel Abidin, The Circassian Diaspora in Turkey, A POlitical History, New York 2014
Natho Kadir, Circassian History, USA 2009
Abzakh Edris, Circassian History, Rihania Israel, 1996
Universal Geography or A Description of All The Parts of The World on A New Plan, Boston 1826
https://www.facebook.com/groups/194621334006994/posts/924062177729569/
Share Button